Feramuz Erdin yazdı
Günlerdir kamuoyu olarak, futbol camiasının, zenginlerin, ünlülerin ve hatta belediyede zabıta olarak çalışan personelin dahi içinde olduğu karmakarışık bir ilişkiler ağını magazinsel bir örgü içinde takip ederek ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz.
Milyonlarca doların döndüğü ve başında bir banka müdürünün bulunduğu bir acayip sistem aklımızı bulandırıyor.
Oysaki
Bazen aklımızı bu karmaşadan kurtarıp sade düşünmek işin doğrusunu bulmakta etkili olabilir.
DENİZBANK ÜST YÖNETİMİ SORUMLU TUTULAMAZ, ÇÜNKÜ ?
Bankalar, yaşanan çeşitli krizlerden sonra Türkiye’de belki de en iyi denetlenen işletmelerdir. Bunun yanında piyasada geçerli bankacılık işlemleri dışında iş ve işlem yapmaları mümkün olmadığı gibi, böyle gizli ve çok kazandıran bir kaynağa nasıl ulaşacakları ve nasıl kullanacakları da soru işaretleri ile doludur.
GENEL MÜDÜR OLSANIZ BU BİLGİYİ PAYLAŞIR MISINIZ ?
Şuradan başlayalım:
İddia edilenleri bir kereliğine doğru kabul edecek olursak; siz o bankanın genel müdürü olsanız ve parayı katlayacak bir kaynak bulmuş olsanız, bunu tanımadığınız kimselerle mi paylaşırsınız?
Ben olsam mesela, hiç riske girmem, en yakın tanıdığım 10 kişinin arasında bu işi hallederim! Kimse duymaz, kimse de ortak olmaz. Çünkü insanın doğası böyledir. Yani böyle bir kaynak (fon) gerçekten var olsa bile, kimse Seçil’in bulup getireceği insanlara güvenmez. Garanti parayı da tanımadığı insanlara kazandırmak istemez.
Kaldı ki bir fonun ne fonu olduğunun bir açıklaması olur. Paranın maliyetinin belli olduğu bir ortamda döviz bazında %250 ve hatta daha fazla kazandıran bir fon ancak sahte para basmakla elde edilebilir ki o da suçtur!
TEFECİLİK ŞÜPHESİ
Seçil Erzan genelde iş dünyasının yoğun olduğu şubelerde çalışmış birisi. Kendisine kredi için başvuran ancak kredi alması mümkün olmayan bazı müşterilerinin durumuna güvenip onlara açıktan bir kaynak yaratmış olabilir mi? Bunu bankanın sistemi içinde yapamayacağına göre, ilk başta bazı eş ve dosttan açıktan para alarak bunu yüksek faizle ihtiyacı olanlara vermiş ve vadesi geldiğinde bu paraları geri almayı başarmış olması kuvvetli bir ihtimaldir.
FON HİKAYESİ UYDURMA
Çünkü mağdur olarak sayılan isimlerden hiçbirisi esasında her ne kadar kurumsal bir isim altında olsa da adı – sanı olmayan bir fona para kaptıracak kişiler değildir. Şunu baştan kabul edelim ki; milyon doları olan insan, olmayan insandan her zaman daha yetenekli, şanslı ve akıllıdır. Hiç birisinin de Fatih Terim veya Hakan Ateş adını duyar duymaz, incelemeden, soruşturmadan, referans almadan bu işe gireceğine kimse inanmamalıdır. O yüzden de muhtemelen bu fon hikâyesi sonradan uydurmadır!
Benim kanaatimce banka müdürünün sevk ve idaresinde kurulan paralel bir kredi ağı, normalde kredi çekme şansı olmayan ancak yüksek faizli de olsa bu krediyi ödeme gücü olan kişiler üzerinden yürümüştür? Böylelikle mudiler parasını bankada tutmak yerine çok daha fazla faiz geliri getirebilecek bu yönteme başvurmuş olabilirler? Seçil’in bu karlı sistemi benimseyen hırslı para sahiplerinden adeta akmaya başlayan paraları yönetemeyeceği bir noktaya gelmesi, suiistimal etmesi veya paraları kaybetmesi bu saadet zincirinin sonunu getirmiş olabilir?
Paralel tefecilik ile başlayan sistemin, paralar çoğaldıkça ve sistem yönetilemez hale gelince de ponzi sistemine dönmüş olması ihtimal dâhilindedir. Bu sistemin içinde kimlerin olduğu, bazı banka yöneticilerinin işin içinde olup olmadıkları yapılacak soruşturma sonucunda ortaya çıkacaktır. Hele ki yüksek faizle para kullanan kişilerin suç örgütü bağlantısı ortaya çıkarsa, durum gerçekten çok karışık bir hal alabilir!
SEÇİL ERZAN TEK MİDİR?
BDDK ve diğer bizzat bankalar iç denetim mekanizmalarını harekete geçirerek, (varsa) bu yöntemin daha başka kimler tarafından uygulandığını ortaya çıkarmalıdır. Seçil Erzan’ın bu müthiş keşfini yakın dostu olan başka banka müdürleri ile paylaşmış olması ve onların içinden çıkacak birkaç gözü karanın da bu işlere kalkışması pekala mümkündür.
patronlardunyasi.com